25 Kasım 2012

çok tahıllı ekmek

Hayatımın ilk ekmek denemesidir kendileri. Tecrübesizliğimden korkarak - asla beceremem endişesi değil ;P- hazır karışımlı hamurlardan kullandım, buna rağmen kendimle pek gururlandım :) 


Malzemler:
- 500gr Çok Tahıllı Un (maya karışımın içerisinde hazır olduğundan ölçü veremiyorum)
- Aldığı kadar (1 bardak yeterli olabiliyor) ılık süt
- 25gr margarin
- 1 tatlı kaşığı şeker
- Tuz

Önce un ve margarini iyice birbirine harmanladım, şeker ve tuzu ilave edip ılık sütü yavaşça ekleyerek yoğurmaya devam ettim. Hafif ele yapışan yumuşak bir hamur olacak. Yaklaşık bir saat dinlendirip, şekil verdim ve önceden ısıtılmış fırında 20dk pişirdim.
Üstteki ve alttaki şekillerde ayrı ayrı yaptım ekmeklerimi. Alttakileri kahvaltıya gelen misafirlerime ikram etmeye, üstteki günlük ihtiyacımıza yönelikti ;)

Ben pek sevdim. Afiyetler olsun...




22 Kasım 2012

Simit Poğaça

En iyi arkadaşım mutfağım. Neden mi?
Sorgusuz sualsiz yanında olan; gülsen, ağlasan ya da hangi modda olursan ol kapısını sonuna kadar açan, içine alan, içini açtıran, bağrına basan, fırını ile ısıtan, baharatları ile renk katan, buzdolabı ile taze tutan, küçük ev aletleri ile işini kolaylaştıran, renkli kupaları, şekil şekil tabakları ve kaselerinin enerjisini tüm cömertliği ile sana sunan. Insan gibi olmayan, yalnız bırakmayan da ondan..

Bugün yine arkadaşımla vakit geçirdik, simit gibi poğaçalar pişirdik ;)



Malzemeler:
-2 Yumurta
-1/2 paket margarin (eritilecek)
-1,5 bardak ılık süt
-1/2 bardak ılık su
-1/2 bardak sıvıyağ
-1 yemek kaşığı instant maya
-1 yemek kaşığı şeker
-tuz
-un
Üzeri için: 1 su bardağı su ve 2 yemek kaşığı pekmez

Yapılışı:
Tüm malzemeleri karıştırıp ele yapışmayan yumuşak bir hamur yoğurdum. 1 saat kabarması için dinlendirdim. İç harcı zeytinli ve peynirli olmak üzere yukarıdaki gibi şekil verdikten sonra üstünü pekmezli suya bandırıp arkasından tabaga koydugum susama batırdım. Uzerlerine keskin bir bıkacla cizikler attım. Şekil verdikten sonra da bi 15dk dinlendirdim ve önceden ısınmış fırında altı ve üstü kızarana kadar pişirdim.
Afiyetle...


en iyi ilaç, MUTFAK ! (Antep Fıstıklı Kakaolu Kek)


MALZEMELER: 

(kalıbım minik olduğundan tarifim yarım ölçüdür)
- 2 yumurta
- 1/2 su bardağı şeker
- 1/4 su bardağı sıvıyağ
- 1 bardaktan 1.5 parmak eksik süt
- 1 paket vanilya
- 1/2 paket kabartma tozu
- yaklaşık 1 su bardağı çekilmiş antep içi
- 1 yemek kaşığı kakao


Yapılışı:
1- Süt ve şekeri köpük olana kadar çırpıyorum. 
2- En son antep fıstıkları ve kabartma tozu olacak şekilde diğer malzemeleri de ekleyip çırpmaya devam ediyorum.
3- Kek istediğim yoğunluğa geldiğinde yağlı kalıba döküp, önceden ısıtılmış fırında 30-35dk pişiriyorum.
Afiyetle...


18 Eylül 2012

kolajım, kolajsın, kolaj *

Ikea kutumun baştan yaratılması gerekiyordu. Evet, biraz ilgi onun da hakkıydı ;)
Biri zımparaladı, diğeri kolajları uygun boyutlarda kesti, öteki tutkal ile yapıştırdı, beriki üzerini vernikledi. Ben ne mi yaptım? Kurusun diye camı sonuna kadar açıp, hepsini itina ile önüne koydum. Öylece bıraktım, bir güzel akşam yemeği için dışarı çıktım. Doğa ne mi yaptı? Göğü gürletti, yeri yardı. Bir sağnak başlattı ki, yürümeyi bırak saçak altında donumuza kadar ıslattı. Sonra ne mi oldu? Hepsi cam kenarında güzel yağmurdan nasibini aldı. Yağmur yağdı, ben ağladım. Ben ağladım, kolajlar ıslandı :)






Sabaha hepsi kurudu, bir şeycikleri kalmadı ;) Neymiş, sonucunu görmeden ota b*ka ağlanmazmış :D

"sıcacık çaylı battaniye altı" film dönemi vol-2

Kış gelmeden bu moda girdik ya eyvahlarım olsun!!!
İşte geçen haftasonu ekranımızdan geçenler;


Breach

Gerçek bir hikayeye dayanan bu film, Rusya'ya bilgi sızdırdığı düşünülen bir FBI dedektifinin hikayesini anlatıyor. Dedektifi suçüstü yakalamak için yapılan çalışmalar ve oyunlar üzerine başarılı bir film.







50/50

Kanser oldugunuzu öğrenseniz ne yapardınız? Sanki bu tarz talihsizlikler hiç bizim başımız gelmeyecekmiş gibi yaşarız. Sanki biz, hiç ölmeyecekmişiz gibi. Öyle gelir insana!


Bu film yer yer eğlenceli yer yer de hüzünlü bir şekilde, kanser olduğun öğrenen Adam'ın hikayesini anlatıyor.




Adam

Asperger sendromu olan Adam'ın hikayesi. Bu film ile böyle bir sendromun olduğunu öğrendim. Çok kaliteli bir drama!









The Adjustment Bureau   


Tüm olumsuz eliştirilere rağmen güzel bir film. Elbette ki bazı dizi ve filmlerin izlerini açıkça görüyorsun izlerken. Ama beni rahatsız etmedi, severek izledim. Konu itibari ile ise oldukça başarılı buldum. Matt Damon olması da ağzıma bal çalmadı değil ;)


28 Ağustos 2012

pencere önü çiçeği*



pencere önü çiçeğine
ne ansızın yağmur ne gökkuşağı
ne dipdiri sabah; gözyaşı...


ruhumuz dinlesin ;)

Pencere Önü Çiçeği - Bülent Ortaçgil

"sıcacık çaylı battaniye altı" film dönemi vol-1

Ara sıra lazım böyle şeyler. Erişime kapattığın, kendine kapandığın; "sıcacık çaylı battaniye altı" film dönemleri olmalı herkesin. Geçen haftasonu o tattaydı mesela ;)

Ortaya karışık yaptık. Biraz gerildik, biraz sevindik;

The Cabin in the Woods


Klişe korku filmi havasında gitse de sonunda farklı bir yere bağlıyor. Yer yer "o ne ya", zaman zaman "yok artık" dedirten sahneleri ile seni filmden soğutuyor olsa da korku filmi sevenlere tavsiye edilir.




Çok beğendim, oldukça başarılı bir gerilim filmi. Kesinlikle her sahnesinden keyif aldım. Gerilim sevenlere hatta gerilim sevmeyenlere bile tavsiye edilir.







Elbette ki bıkmadan usanmadan izlenilenler listesindeki "The Notebook" da bu haftasonundan nasibini aldı :)  
Ryan Gosling & Rachel McAdams, 2005 yılında bu romatik film ile "MTV Movie Award for Best Kiss" kazanmışlardı ;)






Güçlü kadrosu ile beni beklenti içine sokmuş ve film sonunda beklentimi karşılamamış olsa da, politik gerilim sevenlerin hoşuna gidebilecek kurgusu ve oyunculuğu güzel bir film.







Norveç yapımı suç/gerilim filmi. Son derece başarılı buldum ve her sahnesini merakla izledim bu filmin. Bazı sahnelerde "hadi amaaaa, bu kadar salak olmazsın" dedirtse de, keyifle izletti kendini ;)

Ve kapanış benim için filmlerin assolistlerinden biri olan Ghost ile yapıldı. Kim ne derse desin, verilen puanların aksine 10 numara bir romantik filmdir kendisi. Şapka çıkarttıran, önünde saygı ile eğilttiren 1990 yapımı bir şaheserdir ;)

yeşil*


Severim yeşilin enerjisini, kokusunu, verdiği huzuru, oksijene boğulmayı, hamakta sallanmayı, yalın ayak toprakta dolaşmayı, ip atlamayı, kitap okumayı, yere uzanıp gökyüzüne bakmayı, ağaçların hışırtısını, papatya toplamayı, başıma taç yapamamayı, rüzgarın yüzümü yalamasını, uçurtma uçurmayı, börtü böcek cıvıltısını, uyuklamayı...

Beck's Art Label

Alman bira markası olan Beck's'in yürüttüğü "Art Label Project"te tasarlanan şişe etiketleri...
Başarılı !

Tasarım yarışması Türkiye'de de gerçekleşmiş, ilgilenenlere ;)

*altı-üstü ekmek-üstü*

Pek severim!!
Kalan malzemeyi eritme dönemi olsun, ne pişirsem soru işaretini baltalamak olsun, o olsun bu olsun, mazerete gerek yok "canım çekti" sağolsun; yalancı pizza familyasının nadide üyesi olan bu ekmek üstünü pek severim ;)

Hem kolay, hem leziz ekmeküstleri serüveni karşınızda, ta ta taaaaa!

Malzemelerim: 
2 adet küçük boy domates
1 adet çarliston biber 
1/2 bardak sucuk
1/2 bardak beyaz peynir
1/4 bardak kaşar peynir
1 adet yumurta
Tuz, karabiber

Malzemelerin hepsini küp küp dograyıp harmanlıyoruz. 


İsterseniz bayat ekmek dilimlerinizi isterseniz de tost ekmeği kullanabilirsiniz. Ekmekleri fırın tepsinine diziyorum, kenarlarına cok kurumamaları için birazcık margarin sürüyorum. Isterseniz siz zeytinyag da gezdirebilirsiniz. Ben tabanına Bulgaristan uslu ev yapımı salça olan lütenitsa sürdüm. Siz isterseniz biber ya da domates salçası sürebilirsiniz. 


Karışımı ekmeklerin üzerine güzelce yayıp, pulbiber ve kekik serptim.


  
Önceden ısıtılmış fırında peynirler eriyene kadar pişirdim :) Afiyetler olsun...

30 Temmuz 2012

su*

Cam şişedeki su, seni çok seviyorum!
 CAN'dır ;) Cam şişede SU-nulduklarında en CAN'dır.

neal's yard gökkuşağı gibisin =)

boş geçmeyin ruhunuzu şenlendirin ;) Neal's Yard 



five o'clok tea modları*

böylesi de makbuldür;


böylesi de ;)

Paşa gönlümüz çayını nasıl isterse :) 

15 Temmuz 2012

zeytinli ve sade açma

MALZEMELER:
- 1 su bardağı sıvı yağ
- 1 yumurta akı içine sarısı üzerine
- 1 tatlı kaşığı tuz
- 1 su bardağı ılık süt
- 1 su bardağı ılık su ve 1 adet yaş ya da kuru maya
- 1 yemek kaşığı şeker
- Aldığı kadar un
- Yumuşak margarin
Yapılışı:
1- 1 bardak ılık su içerise maya ve şekeri koyup kabarmasını bekliyoruz.
2- Geniş bir kapta yumurta, maya, süt, tuz, sıvıyağ karıştırıp aldığı kadar un ile güzelce yoğuruyoruz. Ağzını streç film ile kapatıp yaklaşık 30dk kadar hamuru kabarması için bırakıyoruz.
3- Kabaran hamurdan bezeler alarak elimizle bastırıp açıyoruz. İçine margarin sürüp rulo sarıyoruz. İki elimizle farklı yönlere doğru yuvarlayıp uçlarını birleştiriyoruz. İsterseniz bu noktada içine margarin yerine zeytin ezmesi ya da nutella da sürebilirsiniz.
4- Üzerine yumurta sarısı (ben biraz sıvıyağ ile karıştırıyorum daha güzel oluyor) sürüp, çörekotu serpip fırına veriyoruz.
Afiyetle..

I love my kitchen*

Bu haftasonu, mutfak duvarına istediğim ray&raf süslemesi için IKEA yollarında geçti. İyi de oldu, içime sinen istediğim gibi renk geldi güzel mutfağıma :)
Bu ray&raf sistemi benim yaratıcılığım, sevgilimin becerisi ile bize çok ucuza mal oldu.
Raf: 79x19cm Beyaz £4.99
Raf Ayağı: Kayın 2 Adet 2x£2=£4
Ray: Gümüş 2 Adet 2x£1.49=£2.98
Kanca: Gümüş ve Beyaz 2 Paket 2x£0.99=£1.98
TOPLAM: £14 =)
Yani £14'a siz de mutfağınıza renk katabilirsiniz ;)

13 Temmuz 2012

elmaaaa !

gün geçmiyor ki penceremizde yağmur damlaları olmasın! 
ey güneş elma dersem çık armut dersem çıkma; ELMA!

gözbebeği*

gözbebeği: İnsanlarda yuvarlak, hayvanların çoğunda ise dikine elips biçiminde olan gözbebeğinin çapı, irise gelen ışığın miktarına göre değişir. Karanlık ve uzaklık büyütür gözbebeğini; aydınlık ve yakınlık küçültür. Yani bu kararsız çember, ışık varsa küçülür, ışık yoksa büyür. Yakına bakarken de küçüldüğüne göre, yakn olan aydınlıktır, aydınlıktadır. Uzağın payına karanlık düşer. Zaten karanlığı kimse yakından görmek istemez. 

Aşık olunca da büyür gözbebeği; demek ki aşık olunan hep uzaktadır. Aradaki mesafenin verdiği acıyı azaltmak için, maşuka 'gözbebeğim! ' diye hitap edilir.
-Elif Şafak- (Mahrem Arka Kapak)


2001 yılında kar nedeni ile kampüste mahsur kaldığım o haftasonunu çekilir kılan, hayat kurtaran, arka kapağı ile içimi ısıtan kitap: Mahrem...tavsiye ederim, okuyun/okutun ;)

ağzı öpülesilerden


okumaya doyamadığım Oruç Aruoba'dan;

.....Özlemek ile beklemek arasinda garip bir bağlantı ağı vardır...
   .....Bekleyenin bekleneni özlemesi ile, özleyenin özlenenin gelip gelmeyeceği konusundaki    
                                                               beklentisi, bir bağlantılar yelpazesi içinde durur....
.....Bunun iki ucunda, iki kesinlik vardır :
   .....Beklenenin geleceğinin; ve, gelmeyeceğinin kesin olduğu durumlar...
            
    .....Bir uçta, bekleyen beklenenin geleceğinden eminse bir aydinlik kaplar özlemi: 
umutlu, amaçlı, canlı......
  ....Öteki uçta, bekleyen beklenenin gelmeyeceğinden eminse bir karanlık duygu olarak kalır özlem:                                                                                                                                             umarsız, çaresiz, bezgin...
                 ....Özlem, kendi kendisini çoğaltan bir duyumsama biçimidir:
                        ....özlenenin eksikliğinin duyulması, özlemin hep daha güçlü bir biçimde          
                                                                                        duyumsanmasına yolaçar.....

        - özleyen, özleneni yanında bulamadıkça, onu hep daha güçlü bir biçimde yanına çağırır-

    .......Özlenenin eksikliği arttıkça, özleyen için 'mevcudiyet' i de artar.... 
                                                              Özlem, yokluğun küllerinden varlığın ateşini yakar....
                                                                                                                                                    .......Özlem bu yüzden yakıcıdır!!......
(Oruç Aruoba - Uzak / Özlem Çekene Kılavuz)

10 Temmuz 2012

Hatırlı Kahve*



İşte karşınızda kaynatılarak içilen tek kahve: 40 yıl hatırlı TÜRK KAHVESİ ! :)
Şöyle de bir hikayesi varmış;

Vaktiyle İstanbul’da, Yemiş İskelesi'nde kahvecilik yapan ve başından türlü maceralar geçtikten sonra kör olan bir adamdan naklen Üsküdarlı Halk Şairi Vasıf, ondan da naklen Reşat Ekrem şöyle kaydediyor;  
Bu adamın bir gün kahvehanesine bir yeniçeri gelip, 
– hey arkadaş! Bütün müşterilerine birer kahve yap, lakin şu kafire yapma! demiş.
Kafir dediği de bir köşede oturup nargile içen bir Rum gemi kaptanıynış. Ama hiç şüphesiz ki o zaman gözü açık, birer kahve yapıp vermiş.
En sonra da iki kahve yapıp : 
– Kaptan, biz de seninle içelim; diye Rum müşterinin yanına oturmuş.
Yeniçeri, 
– Heeyy! Ben sana o kafire kahve yapma diye tembih etmedim mi? deyince kahveci de,
– Kaptana yaptığım kahve senden değil, ocaktandır ağa! cevabını vermiş.

Aradan zaman geçmiş. Sisam adasında büyük bir isyan baş göstermiş. Kahveci de yeniçeri ocağında kayıtlı asker olduğu için adaya sevk edilmiş. Askerin arasında suyu bulduğuna göre Sisam’da asi olan Rumlar, ele geçirdikleri Türk esirleri bir meydanda müzayede ile satarlar, arttırıp alan da hemen boğazlayıp kesermiş.
Müzayede ile esir satmaktan kasıtları da, isyan hareketini beslemek için bir nevi yardım toplamakmış.
Gün gelmiş, yemiş iskelesi'nin kahvecisi de Rumların eline esir düşmüş ve diğer esirlerle birlikte o meydanda satışa çıkarılmış.
İstekliler kaç kişi ise karşılarına dizilmişler, bekleşirler imiş... O sırada tepeden tırnağa silahlı bir Rum gelmiş. Bunları gözden geçirdikten sonra bir iskemleye oturmuş. Müzayede de başlamış.
İlk, bir paradan başlarlarmış. Bir can da beş paraya, on paraya kadar çıkarmış. Sıra kahveciye gelince iskemlede oturan o silahlı adam yekten, 
– Beş kuruş! diye bağırmış.

Arttıran olmayınca da esiri alıp bir muhafız nezareti altında şehirden çıkarmış.
Zavallı kahveci, "beni beş kuruşa aldığına göre kim bilir ne gibi işkencelerle öldürecek." diye düşünürken, ıssız bir yerde o silahlı Rum : 
– Korkma, demiş, sen beni tanımadın ama ben seni tanıdım. Hani bir yeniçeri bana hakaret ettiği zaman sen onu dinlemeyip bana kahve ikram eden Yemiş iskelesi'ndeki kahveci değil misin?
Kucaklaşıp öpüşmüşler.” 

Bir fincan kahvenin öyküsünü merak edenler böyle buyursunlar ya da şöyle alalım ;)
Ağzımızdaki türk kahvesi tadı hiç eksilmesin!




3 Temmuz 2012

çikolatalı muffin *ı*


MALZEMELER: (12 adet muffin için)
- 100gr toz şeker
- 2 yumurta 
- 1/2 tatlı kaşığı tuz
- 2 yemek kaşığı karbonat- 250gr un
- 30gr kakao- 170ml süt
- 110gr yumuşak margarin
- 200gr damla çikolata & 100gr bitter çikolata
- Vanilya



Yapılışı: (önceden ısıtılmış 190C fırın)
1- Geniş bir kapta un, kakao, karbonat ve tuzu iyice karıştırıyoruz.
2- Ayrı bir kapta erttiğimiz yağı, süt, şeker, yumurta ve vanilya ile çırpıyoruz.
3- Sıvı karışımı ve damla çikolatanın yarısını unlu karışıma ilave ediyoruz. Un tamamen yok olana kadar çırpıyoruz.
4- Kalıbı yağlayıp ya da muffin kağıtları koyarak karışımı eşit şekilde dağıtıyouz. En son kalan çikololataları da muffinlerin üzerine ekliyoruz. Hamur biraz katı oluyor, panik yok! aynen olması gerektiği gibi ;)
5- 18 dakika pişirip, 10 dakika dinlendiriyoruz. Muffinler soğuduğunda erittiğimiz bitter çikolatayı bir fırça yardımı ile muffinlerin üzerine sürüyoruz. Ben dekor için pasta süsü kullandım. Siz bonibon, rendelenmiş badem, hindistan cevizi de kullanabilirsiniz ;)

Afiyetle..



çilek bahçesinin reçelleri *ı*


benim büyüdüğüm yerde çilek tarlaları vardır. Eline sepetini alır çoluk çömlek toplaşır toplarsın :) yiyebildiğin de yanına kar kalır. Olayı o dur zaten, bir yandan yer bir yandan toplarsın. Çocukluğum boyunca en sevdiklerim listesinde yer alan annemin çilekli tartı bu çileklerle donatılırdı.




biz de öyle yaptık. çoluk çömbelek toplandık çilek toplamaya gittik. bir heves, heyecanla kontrol edemediğimiz toplama arzusunun sonucu 8 kilo çilek olunca napalım oturduk reçel yaptık :)





 o yüzden yok efendim biri yakaladı, biri getirdi, biri pişirdi, biri yedi, diğeri de hani bana hani bana dedi olayı mevzu bahis olmadı ;)